Kitap hakkında: yıl / "Salah ad-Din, sadıkların komutanı, yardımda güçlü olan Sultan, Doğu'nun hükümdarı, gece Şam sarayında oturdu ve onu yükseklere çıkaran Tanrı'nın harika yollarını düşündü. Sultan, insanların gözünde henüz küçük olduğu o günlerde, Suriye hükümdarı Nureddin'in, amcası Şirkuh'a Mısır'a kadar eşlik etmesini emrettiğini ve orada sanki ölüme sürüklenmiş gibi hareket ettiğini hatırladı. ve kendi isteği dışında orada nasıl büyüklüğe ulaştığını. Babası bilge Eyüp'ü, biri hariç hepsi ölen aynı yaştaki kardeşlerini ve çok sevdiği kız kardeşini düşündü. En çok da onu düşünüyordu; sevdiği şövalye tarafından elinden alınan, ruhunu yok etmeye hazır olacak kadar sevdiği kız kardeşi Zobeida; evet, bir İngiliz'in, gençlik arkadaşının, babasının esiri Sir Andrew d'Arcy'nin kaçırdığı kız kardeşi hakkında. Aşka kapılan bu Frank, kendisine ve evine büyük bir hakarette bulundu. Salah ad-Din daha sonra Zobeida'yı İngiltere'den iade etme sözü verdi, kocasını öldürmek ve onu yakalamak için bir plan yaptı, ancak her şeyi hazırladıktan sonra onun öldüğünü öğrendi. Arkasında bir bebek bıraktı; en azından casusları ona böyle söylüyordu ve eğer Zobeida'nın kızı hayattaysa, onun artık yetişkin bir kız olduğuna inanıyordu. Damarlarında yarı İngiliz kanı akmasına rağmen, tuhaf bir ısrarla düşüncesi hiç tanımadığı yeğenine, en yakın akrabasına dönüyordu...” Kitap aynı zamanda “Baalbek Prensesi” adıyla da yayımlandı.».